AKP BAŞARILI MI?
Seçimlerin üzerinden 3ay kadar bir zaman geçti. Seçimlerin galibi olarak AKP ve BDP ilan edildiler. Acaba öyle mi?
Bize göre seçim galibi yok, kaybedeni ise çok. Demokrasinin olduğu bir ülkede adil seçimlerin olması için birçok şartların yerine gelmesi lazımdır. Bunlar kısaca, birey kendi özgür iradesi ile oy kullanmalı. Hiçbir etki altında kalmamalı, basın özgür olmalı. Partiler adaylarını ön seçimle ve sağlıklı delege yapısından oluşturarak seçmeli, Sivil Toplum kuruluşları, devlet yöneticileri tarafsız ve adil olmalı. Mahkemeler bağımsız olmalı. Bütün bunlar adil bir seçimin olması için göz ardı edilmeyecek unsurlardır. Ayrıca hazine yardımları bir başka ayıbıdır demokrasinin. Azınlıkta kalan partilerin yani %10 barajını aşamayan partilere yardım yapmamak demokratik anlayışa sığmaz. Demokrasinin kısa tarifinde azınlığın hakkını çiğnemeden çoğunluğun idaresi diyorsak. Azınlık partilerin hazine yardımını almamasını nasıl izah edeceğiz?
Şimdi gelelim AKP’nin seçim başarısına. Gerçekten bu seçimden başarılı çıktımı?
İstediği oy oranını tutturabildi mi?
Seçim sonucu AKP’nin Mecliste çoğunluğu alması %50 oy oranını bulması gerçek bir başarımı?
10 yıla yakın zamandır iktidarda olan AKP ister katılın, ister katılmayın gayet hesaplı, akıllı, doğru strateji uygulayan, halkın isteklerine paralel çözümler üretme gayretinde en azından böyle düşündüğünü halka gösterme gayretinde bir parti görünümü vermekte. Veya böyle algılatma çabasında.
AKP’nin bu noktaya gelişi 30–40 yıllık bir çabanın ürünü olarak görmek gerekir. Cemaat okullarıyla Kuran kurslarıyla, İmam Hatip Okullarıyla uzun süredir bir çalışma içerisinde idi. İktidar olunca da sağlık sistemini kendine göre yeniden dizayn etti. Eğitim sistemini kendi yapısına yaklaştırıp kadrolaştı. Emniyet teşkilatını belli ölçüde istediği çizgiye getirdi. Yargı sistemini şimdilik belli ölçüde maniple etti. Referandumla birlikte büyük mesafe aldı.
Örgütlü çalışmaya önem verdi ve örgütlerine Belediye desteklerini de kullanarak bol para aktardı. Beldeş ve Köydeşlerle küçük yerleşik birimlerini büyük ölçüde kontrol altına aldı. Devletin idareci kadrolarının belli bölümünü seçimlerde oy kazanmak için etki altına almayı başardı. Medyaya hâkim oldu. Medya yöneticilerinin ticari zaaflarını iyi kullandı. Onların üzerinde baskı kurarak dilediği programları yaptırdı. Gündeme devamlı hâkim oldu.
Birçok köşe yazarlarını ve TV yorumcularını partinin bir neferi gibi çalıştırdı. AB ve ABD desteğini her zaman yanında buldu. Bu destek sadece AKP düşüncesinde onları değil bu kurumlarla işbirliği içinde olanları da AKP saflarına çekti. Halkın üzerinde baskı unsurlarını ustaca kullanmasını da bildi. T.S.K üzerinde yapılan operasyonlarda kurumlar üzerindeki baskıların ne kadar büyük çapta yapıldığının bir örneğidir. AKP’nin en büyük şansı da mevcut siyasi partilerinde örgütlenememesi, iç çekişmeleri, karşı duruşu organize edememeleri, kadın ve gençlik kurumlarını yeterince oluşturamamaları, program itibari ile birbirine benzemeleri.
Bütün bunları özetlediğimiz de AKP, devletin bütün imkânlarını kullanmasına, dini çevreleri, ekonomik imkânlarıyla güçlü örgütlenmesine rağmen iki kişiden birinden oy alamamıştır. Hâlbuki Türkiye’nin eğitim düzeyini, kültürel yapısını düşündüğümüzde % 60–65 Aralığında oy alması gerekirdi.
Not: Bugünden itibaren görüş ve düşüncelerimi bu köşeden siz değerli okuyucularla baylaşacağım. www.7-24esenlerhaber.com ailesine katılmanın mutluluğunu yüreğimde yaşayacağım.