İTİN ÖLÜMÜ YAKLAŞINCA
Çok bilindik bir atasözü vardır: “İtin ölümü yaklaşınca cami avlusuna siyer” diye.
Bazıları son günlerde kendilerini adam yerine koyup, boyundan büyük laflar etmeye başladılar.
Daha doğrusu, kendilerine güya sosyal statü kazandırmanın, ekonomik kazanç sağlamanın yolunu bulmuşlar.
Bu safdirikler Atatürk’e saldırmanın, laf atmanın, revaçta olduğunu görmüşler ya, kendilerini kraldan daha fazla kralcı gösterme gayretiyle yırtık şalvardan çıkar gibi ortaya fırlıyorlar.
İşte böyle birisi geçtiğimiz günlerde bir TV kanalında kendisine yöneltilen bir soruya karşılık; “Atatürkçü olmayı kendime hakaret sayarım” diyor.
İşin garibi bu zavallı şahsiyet Cumhurbaşkanı tarafından “ Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu’nun” başına getirilmiş bir kişi.
Atatürk’ten “Atatürkçü olmayı kendime hakaret sayarım” diyecek kadar nefret eden bir kişi öyleyse bu kurumun başına neden getirilir?
Konuya Lenin’in bir sözüyle açıklama getirelim. Şöyle diyor: “Burjuvazi gerçek halk kahramanlarına sağlıklarında bütün olanaklarını kullanarak saldırır. Onu yok edemeyince, ölümünden sonra fikirlerini ortadan kaldırmak için putlaştırma yoluna gider”
Atatürk’ü sevmeyebilirsiniz. Onun düşünce sistematiği, yerleştirmek istediği ilkeler size ters gelebilir. Bunu anlamak mümkündür.
Kimi Atatürk’ü iyi bir sosyalist olarak görmeyebilir.
Kimi O’nu iyi bir milliyetçi olarak kabul etmeyebilir.
Kimi O’nu bir devlet adamı olarak yetersiz olarak görebilir.
Kimi başka bir açıdan O’nun eleştirilecek yanlarını bulabilir.
Bütün bunları anlamak kabul etmek mümkün.
Ancak hiç kimse ona hakaret edemez.
Atatürk, öyle günümüz siyasetçileri gibi hazır zemin üzerinde siyaset yapmaya soyunmuş bir kişi değildir.
O, girdiği bütün savaşları kazanmış bir asker, başarılı bir subaydır. Kabul etseniz de etmeseniz de bu böyle.
O, askeri üniformasının arkasına sığınmayan, üniformasını çıkartıp, halkı sivil olarak örgütlemeyi başarmış bir örgütçüdür. Kabul etseniz de etmeseniz de bu böyledir.
Sevseniz de sevmeseniz de bu gün hiçbir liderin cesaret edemeyeceği, Türk toplumunun binlerce yıllık hanedanlık anlayışını, saltanat anlayışını, yüzlerce yıllık hilafet anlayışını yerle bir etmiş bir liderdir.
Atatürk, siz sevseniz de sevmeseniz de bütün dünya milletlerinin kabul ettiği büyük devlet adamıdır.
O, siz sevseniz de sevmeseniz de bu gün hiçbir sivil liderin yeltenemeyeceği köklü değişiklikler (devrimler) yapmış bir liderdir.
O dünyanın en gelişmiş ülkelerini hem savaş meydanlarında, hem siyaset arenasında dize getirmiş bir devlet adamıdır.
O, ülkesini en zor koşullarda dışa bağımlı hale getirmemiş, Türkiye Cumhuriyeti’ne en yüksek kalkınma hızını yaşatmış bir liderdir.
Atatürk belki de bugün ülkemizin en önemli sıkıntılarından birisi olan toprak reformunu yapamamıştır. Feodalizm özellikle doğu ve güneydoğuda bir sorun olarak kalmıştır. Ama onu da bir zahmet daha sonraki liderler yapıversinler de boylarını görelim.
Bugün Atatürk üzerinden siyaset yapanlar, hala O’nun yaptıklarını satarak ortada dolaşmaktadırlar.
Bugünün bazı siyaset bezirganları O’nu yıpratarak cumhuriyetle hesaplaşma, Cumhuriyeti HİLAFETE dönüştürme gayreti içindedirler.
Ne diyelim; bu durum bana yukarıdaki atasözünü hatırlatıyor.
Esen kalın.
08.01.2012
Mümtaz TEMİZ
mumtaz.tem@hotmail.com