Esenler’in tanınan ve sevilen esnaflarından, adeta bir mahalle abisi gibi görülen Eyüp Işıldak, 30 yıl boyunca işlettiği işyerinin kepenklerini kapattı. Ne “devralan” oldu ne de “devam eden”… O da rotayı çizdiği gibi değil, hissettiği gibi çevirdi: Doğduğu topraklara, Trabzon/Çaykara’ya döndü ve sığır çobanlığına başladı.
Bir zamanların kalabalık müşteri kuyruklarının olduğu vitrini artık boş. İçeride kahkaha atan müşteriler değil, artık Karadeniz yaylalarında inatla yürüyen sığırlar var. Esnaf Işıldak, yılların biriktirdiği hem ekonomik hem de insani yorgunluğu bir çobanın sessizliğiyle takas etti.
Ekonomik krizin getirdiği daralma, toplumla kurulan bağlardaki yıpranma ve hayatın insana sunduğu “nezaketsiz sürprizler”… Hepsi birleşti, Eyüp Işıldak’ı çoban yaptı. Kim bilir, belki keçiler daha vefalıdır!
Ama giderken öyle sessiz sedasız da gitmedi. Esnaf ruhunu sonuna kadar taşıdı. Dükkanının camına astığı veda notuyla hem vefa gösterdi hem de sitemini ustalıkla sakladı:
“1995 yılında sizlerin desteği ile 30 yıl süren esnaflığım 05.2025 tarihi ile sona ermiştir. Verdiğiniz destek için teşekkür eder, sağlıklı günler dilerim.”
Bu zarif not, her ne kadar bir teşekkür içerse de arka planında bir ironi, bir burukluk ve belki de bir sistem eleştirisi saklıydı. Zira bu veda, sadece bir esnafın ayrılışı değil, aynı zamanda büyük şehirlerde emekle var olmaya çalışan küçük insanların sessiz çığlığıydı.
Şimdi Eyüp Işıldak sabah erken saatlerde dükkân kepengini değil, ahır kapısını açıyor. Elinde pos cihazı değil, çoban değneği var. Belki müşteriyle pazarlık etmiyor ama inatçı bir boğayla mücadele ediyor.
Ama şu kesin: Yayla sessizliğinde huzur bulduğunu söylüyor. Ve büyük ihtimalle artık “müşteri her zaman haklıdır” lafını değil, “sığır bazen haklı olabilir” deyimini benimsiyor.
Kim bilir, ŞAHİSMAİLOĞLU EYÜP IŞILDAK belki de haklıdır.