SANATÇI OLMAK YÜREK İŞİDİR
Geçtiğimiz Pazar günü Karadenizlilerin Esenler Dört Yol meydanında ki Hamsi festivaline kendine ''sanatçıyım''diyen İsmail Türüt de davet edilmiş. Sizlerde bilirsiniz ki sanatçı, toplumsal olaylara duyarlılığıyla, yapılan eylemlere karşı sorumluluğuyla sanatçı olur.
Yaşadığı ülkede,mahallede,sokakta var olan sorunlara çözümsel yaklaşımlarıyla kamu oyunda yer bulur.Sanatçı aynı zamanda muhalif bir kişilikle varlığını devam ettirir.Sanatçı;bir ülkenin şah damarıdır.
İsmail Türüt,hamsi festivalinde sözde politika,sözde muhalefete muhalefet ederek ''sanatçı'' olduğunu ispatlamaya çalışmış.Özellikle Gezi direnişine atıfta bulunarak kendine yakışır bir şekilde tavır belirlemiş.Ne demiş bu ''sanatçı''!! Gezi direnişine katılanlara ''hain''demiş... ne demiş ağza alınmayacak argo kelimeler kullanmış. Oysa kültürlü bir kişi, zeki bir kişi, akıldan yana düşünen bir kişi böyle sokak çocuklarının dahi kullanmadığı ifadeleri kullanmaz. Bu ''sanatçı'' bu argo kelimeleri siyasi ve kültürel bilgiden yoksun olduğu için kullanma gereği duymuş.
Toplumda yer edinmediği için, bu tür argo çıkışlarla taban bulmaya, kendini kabul ettirmeğe çalışma anlayışı, içinde bulunduğu psikolojik durumunun dışa vurumudur. Türüt, bu ülke için ne yapmıştır? Türüt, ülkemizin soyulduğu bu süreçte nasıl bir siyasi tavır içine girmiştir? Mesela, ortadoğuda akan kan için ne düşünüyor? Ya da, rüşvet, yolsuzluk nedenleriyle tutuklanan bakan çocukları ve istifa eden bakanlar için ne düşünüyor? Mesela, yolsuzluk soruşturmalarını yürüten, hakim, savcı ve polislerimizin görevlerinden alınmasına nasıl bakıyor?
Öyle kolay değil ölmek İsmail Türüt. Senin ''hain'' dediğin çocuklar, hiç bir karşılık beklemeden, demokrasi ve özgürlükleri için katledildi. Gözlerini kaybeden, tutuklanan, hasta olana bu yiğitler ne yazık ki senin içinde demokrasi ve özgürlük istedi. Senin ''sanatını'' daha rahat ifade edebilmen adına canlarını verdiler sorgusuz. Sen küfür edesin diye değil.
Ben bu söylediklerin ''sana yakışmıyor'' demeyeceğim Bay Türüt! Atalarımız;''insan kendine yakışanı yapar'' demiş. Sende kendine yakışanı yapmış, kinini kusmuşsun. Oysa sentçinin sesi yumuşaktır, okşayıcıdır, barışçıldır, sevecendir. Dahası okuduğu türküler evrenseldir. Çünkü türkülerin rengi, dili, dini, mezhebi olmaz Bay Türüt. Seni kınama gereği dahi duymuyorum.
Bizim sanatçılarımız, toplumsal sorumluluğu omuzlarında taşıyan, kelam etmeden önce kılı kırk yaran, yüreği İNSAN sevgisiyle dolu olan yürekli kişilerdir.
